EĞİTİMDE KALİTE Mİ, FİYAT MI?
Elbette önce kalite.
Küresel anlamda rekabet eğitimin kalitesi üzerinden yapılıyor.
Kaliteli eğitimin de maliyeti yüksek oluyor.
Eğitim Kurumu, nihayetinde kâr amacıyla çalışan bir ticari şirkettir. Maliyetin altında fiyat veremez.
Şimdi bu gerçeğin yanında; müşteri tarafının üç fiyat teklifi arasından en ucuzunu seçmesinin nasıl bir karar olduğuna bakalım.
Bırakınız eğitimi, lokantaya fasulye alacaksanız bile; cinsini, üretim yerini, kalibrajını öğrenmeden fiyat kıyaslaması yapamazsınız. Üstelik eğitim, elinizde tuttuğunuz torbadaki fasulye değildir. Daha hassas ölçülmesi gereken değerli bir hizmettir.
‘Kopyala yapıştır’ tarzında sunumların fiyatı olamaz. Zira internet ortamında bunlara kolay ulaşılabilir. O zaman bu sunumları bize birisi okuyup geçeceğine, hep beraber tabletten okuyamaz mıyız?
Piyasada günlük 750 TL fiyat istenen bir eğitim varken, aynı konudaki eğitime 10 bin TL fiyat isteyen eğitim kurumu aklını yitirmiş olabilir mi?
Elbette hayır.
Zira eğitimin öncesi vardır. Müşteri durumundaki şirketi tanıma, çalışan seviyesini belirleme ve buna göre müşteriye özel sunum hazırlama zaman alan çalışmalardır. Bu sürece destek veren yardımcı unsurları da unutmamak gerekir.
Eğitimin sonrası da vardır. Sınav yapma ve sınav sonuçlarını değerlendirme…
Daha sonrası da vardır. Sınav sonuçları başarılı ama sahaya bir türlü yansımıyorsa sonuçlar alınana kadar süreç devam edecek demektir.
Peki müşteriye özel eğitim yerine standart eğitimin maliyeti var mıdır?
Evet, zaman kaybı maliyeti vardır.
Oysa eğitim tiyatrodur, hem de epik tiyatro…
Epik tiyatro seyirciyi gözlemci yapar, ondan yargıya varmasını ister. Yazar bunu sağlamak için çeşitli araçlar kullanır. Sınıfta da aynı şeyi eğitimci yapar.
Buna da interaktif eğitim diyoruz.
Her seansta oyun veya ders aynı şekilde oynanmaz, değişir. Sınıftan veya salondan katılım olmalıdır, itiraz gelmelidir. Ancak sonuçta fikri buluşma sağlanmalıdır.
İnteraktif eğitim, öğrenciye enerji vermeyi ve onu eğitimin içinde tutmayı amaçlar. Tiyatroya benzeyen tarafı ‘eğlenceli’ olmasıdır. Epik tiyatroya benzeyen yanı ise gözlem ve tartışmalarla öğrencinin sonuca kendisinin ulaşmasıdır. Eğitimcinin bilgi aktarımına dayalı anlayış yerine; örnek olaylar ve yönlendirici sorularla öğrencilerin bilgiye ulaştıkları bir öğrenme sürecidir. Kısaca karşılıklı etkin bir iletişimin sağlandığı eğitim türüdür. Mesleki eğitimin ön şartıdır.
Bütün bunlara rağmen eğitim sonrasında profesyonel katılımcılar mevcut işlerinde verimlilik artışı sağlayamıyorlarsa sorun eğitimcidedir. İşte bu garantinin verilmesi de eğitimde kurumsallığın gereğidir.
Eğitim şirketlerinin geçmiş referansları, eğitim konularına odaklanma becerileri, eğitimcilerin sahadaki geçmişleri kaliteyi oluşturan faktörlerdir.
Peki bu kalitede bir eğitimin seçimini kim yapacaktır ?
Eğitim yalnız eğitimcilerin üzerinde çalıştığı bir alan değildir. İşletme örgütlerinin de işidir. Kurumlar ‘örgütsel zeka’yı yaratamamış ve sürekli gelişmeyi sağlayamamışlarsa eğitimin kalitesi sekteye uğrar.
Rekabet üstünlüğünü yakalayan şirket başarılarının temelinde; en değerli sermaye olarak, ‘insan varlığına yapılan yatırım’ yer almaktadır.
Teknolojinin çok hızlı geliştiği dünyada, öğrenci zamanın şartlarına uygun bilgi edinmek zorundadır. Hatta rekabet avantajı sağlayabilmek için gelecek odaklı modern yönetim anlayışına sahip lider yönetici yetiştirmek amaçlanmalıdır. Böylece eğitim sonunda elde edilen davranışların, işletme amaçlarına ulaşmasına katkı yapması sağlanmalıdır.
Performans sadece kişinin kendi yarattığı bir değer değildir. Performansı etkileyen unsurların ilki olan eğitim; kişinin mevcut performans düzeyi ile arzu edilen performans düzeyi arasındaki farkı kapatmaya teşebbüs etme sürecidir. Ayrıca yeni yeteneklerin kazandırılması ve geliştirilmesidir. Bunlar için ilk yapılacak iş eğitim ihtiyacının iyi belirlenmesi ve planlanmasıdır.
Bir sınıfı ağzına kadar doldurup, sıradan eğitim konularını birbirlerinden farklı performansta ve farklı görevlerdeki çalışanlara vermek uygun değildir.
Her işletme içinde sorunlu alanlar farklı olabilir. Bu alanların belirlenmesi, eğitim konuları için yol gösterici olabilir. Yani kişileri sınıflandırmak kadar, departmanlara özel konuları da ihtiyaca göre sıralamak önemlidir.
Eğitim modaya uymak için yapılmaz. Mesleki eğitimler lüks otel salonlarında verilmemelidir. ‘Sahada ve çalışırken öğrenme’ sağlanmalıdır.
Eğitimde yukarıdaki hususları eğitim kurumundan istemek yerine, fiyat teklifini istemek şirketinizi hareketsiz bırakır.
Benden söylemesi…
ERCÜMENT TUNÇALP