Kargem Perakende, Mağazacılık Eğitim Danışmanlık

NARSİST YÖNETİCİYİ PATRON SEVMEZ


CRW_6642

NARSİST YÖNETİCİYİ PATRON SEVMEZ

Genç yaşlardayken de farkında olduğum bir konuydu ama yaş ilerleyince patronların kendi ağızlarından da duyarak iyice emin oldum.

Osmanlı aydınlarından Ziya Paşanın ne güzel bir sözü vardır, “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde”. İster işe müracaat ederken, ister çalışırken boş muhabbete ve ballandıra ballandıra özgeçmişi anlatmaya gerek yoktur. Bizim mesleğimizde ortaya konan esere  not verilir. Diplomaya not verilmez, o yıllarımızı verdiğimiz belge sadece birinci gün avantaj sağlar, dosyaya kaldırıldıktan sonra da geriye sadece ilerleyen zamanın performans sonuçları kalır.

Kısaca, kendini beğenmiş kişiler için kullanılan ‘Narsist’ sıfatını başlıkta bilhassa kullandım. Zira iş hayatında hem bu örneklerin sayısı az değildir, hem de mesleğimizi en fazla tehdit eden kişilik şeklidir. Varlıkları şirketler için büyük  tehdittir.

Nedenlerine gelince;

1- Perakendecilik takım oyununu gerektirir. Bu kişiler ise işbirliği yapmazlar, her konuda kendi isteklerinin uygulanmasını isterler.

2- Empati işimizde en fazla ihtiyaç duyulan konudur. Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) bunun üzerine oturur. Oysa narsist kişiler kendilerini başkalarının yerine koymazlar. Dünyada yetenek konusunda sadece kendilerinin var olduğuna inanırlar.

3- Özeleştiri diğer önemli bir konudur. Ancak başkalarından gelen eleştiriye açık olmayan böyle kişiler kendi eksiklerinin muhasebesini yapmaya gerek bile duymazlar.

4- Kıyaslama çalışmaları iş geliştirmeye çok yardımcı olur. Peki kendisinin mükemmel olduğuna inanan bir karakter yapısı başkalarının iyi yaptığı işleri araştırabilir mi ?  Mümkün olmadığını tıp insanları söylüyorlar.

5- Dinlemeye tahammülleri yoktur. Oysa düşünebiliyor musunuz ; müşteriyi dinlemezsek ilişkileri nasıl geliştirebiliriz, tedarikçiyi dinlemezsek verecekleri destekleri nasıl öğrenebiliriz, iç müşteriyi dinlemezsek departmanlar arası uyumu nasıl sağlarız ?

6- Sürekli takdir edilme istekleri, çalışanların ayarını da bozar. Yağcı, dalkavuk, evet efendimci çalışan sayısı arttıkça o şirketin ahengi kalmaz. Kişilerin bir yerlere gelmek veya işlerini koruyabilmek için üst amirin tercihi olan bu role bürünmeleri hiç zor olmaz. Herkes işini gücünü bırakıp, sempati toplama yarışına girerler. Hem de sektör tam tersini arzu ediyorken ve işin kavgasını veren kadrolar isteniyorken…

7- Tedarikçilerin en kolay avlayacağı yönetici tipi bu narsist kişiliklerdir. Zira “dikkat çekmek, ilgi odağı olmak ve övülmek arzusu” satış yöneticilerinin zahmetsiz tatmin edebileceği özelliklerdir.

Peki bu durumlarda zararı kim çeker ? Elbette işveren durumundaki şirketler…

Kırk yıllık perakendeci olarak iki yıllık meslektaşlarımdan öğrendiğim çok şey oldu. Daha fazlasını da elde etmek için hâlâ o genç arkadaşlarımla iletişimimi sürdürmekteyim. Zira bütün mesleki bilgiler asla tek kişide toplanamaz. Bilgi ise  paylaştıkça çoğalır.

İş kolumuzda eğitimini yarım bırakmış ama alaylı deneyimi ile öne çıkmış birçok meslek büyüğümüz vardır. Onları kazanmanın ve kendilerinden yararlanmanın yollarını aramalıyız. Yukardan bakan ve hele hele o ustalarımızın uzmanlığı konusunda onlara ders vermeye kalkanlar kendileri kaybederler. Zira hem başaramazlar, hem de destek ve saygı görmezler.

Bir narsisti en tehlikeli hale getiren durum; onu tek yetkili ve karar verici bir pozisyona getirmektir. Eğer bir patron bizim düşündüğümüzün tersine bu özellikleri sevdi ve yetkiyi verdiyse, subjektif olan bu görüş objektif sonuçlarla pahalı bir deneyim yaşatabilir. Böyle bir sonucu dışardan aldığı bir profesyonel ile yaşayan patronlar  olduğu gibi aynı görevi verdiği kendi oğlu ile yaşayan canlı örneklerimiz de mevcuttur.

Ercüment TUNÇALP

Yayınlanma Tarihi: 09 Haziran 2016




Referanslarımızdan Bazıları

kuyumcukent
türkiye-perakenteciler
ofcay
coskun
bicen-market
bursa-ecza-koop