MÜŞTERİLER, MAĞAZALAR, HİKAYELER…
Ben ben olarak 22 yıldır mağazacılık sektörüyle iç içi yaşıyorum. 10 yaşımda ilk alışverişimi yaptığımı var sayarsam, aslında 37 yıldır mağazacılık meselesinin içindeyim. Müşteri olarak, yazar olarak, danışman olarak, eğitmen olarak.
Bir ara ajan müşteri de oldum. Çok eğleniyordum. Çeşit türlü huyu olan bir müşteri olarak, bana gösterilen mağazadaki ekibi terletmek ve tepkilerini not etmek gibi bir işim vardı. Sonra bunları yazıya geçiriyordum.
Boyner Şıklığı!
Hala, en iyi anımsadığımız örnek kayıtsız şartsız Çarşı mağazası örneğidir. Boyner mağazaları o zamanlar Çarşı idi. Ben de –hala- çok severdim onlardan alışveriş etmeyi. Departman mağazacılığı konusunda bence memleketin öncü markasıdır Boyner. İstisnalar daima olabilir ama bence çalışanlarının kalitesi açısından da “kendi kulvarlarında” ellerine çok az marka su dökebilir.
Bir arife günü Maslak Çarşı’dan –Boyner yani- bir beyaz gömlek aldım eşime. Ama beyaz gömlek alırken kısa kollu mu uzun kollu mu bir türlü anlayamadığım için satış danışmanından yardım istedim. O da bana istediğim ölçüde uzun kollu bir beyaz gömlek seçti. Kesin uzun kollu mu bu gömlek diye sordum, çünkü nanemolla eşim kısa kollu gömlekleri görmeye dayanamıyordu. Kesin dedi. Tamam dedim, paket yaptırdım çıktım. Bayramın birinci günü bir buluşma var orada jilet gibi bir gömlek giysin istiyorum. Şahane.
Maslak’tan Gümüşsuyu’ndaki evime 2 saatte geldim. Arife trafiği, ortalık ana baba günü. Metro daha icat olmamış.
Eve geldim gömleği bir açtım ki ne göreyim, gömlek kısa kollu.
Mağazayı aradım. Derdimi anlattım. Çok zarif bir biçimde “Hiç sorun yok, getirin değiştirelim.” dediler.
Gerginim ya ben, “Hayır getiremem!” dedim, “O yolu bir daha gelemem, dönemem!. Ben niye ceza gibi oraya geleceğim? Siz yolunu bulun! Bu gömlek yarın bana lazım, saat de akşam üstü 19.00 olmuş.”
Peki dedi müşteri ilişkileri uzmanı, “Size döneceğim.”.
Döndü ve adres bilgisi aldı. Barkodu okuttu bana. Biz getireceğiz dedi.
Saat 22.30 gibiydi. Zil çaldı. İşten çıkan ve muhtemelen bizim tarafa gelen bir Boyner çalışanı, süslü bir pakete konmuş üzerine de “Özür dileriz, iyi bayramlar!” yazan bir not iliştirilmiş gömleğimi getirdi.
Zafer kazanmış komutan gibi mi hissettim? Hayır. Çok mutlu oldum, çok özel hissettim. Arife gününün hengamesinde bunu başarabildi oradaki ekibin yöneticisi. Pratik ve akla uygun bir biçimde. Kurye ile de gönderebilirdi, hiç bir şey de yapmayabilirdi. Ama yaptı.
Damağımda bu lezzetle daima müşterileri oldum, olacağım.
Yazı yerim bitti ama hikayeler devam edecek.
Çünkü çok lezzetli öykülerim var.
Ve çok dikenli olanlar da var.
Neslihan MURADOĞLU
Yayınlanma Tarihi: 22 Şubat 2018