PATATES VE SOĞAN FİYATLARI
Yanlış tarım politikalarının bizi getirdiği son nokta ; alt gelir grubunun en önemli besin kaynağı olan bu iki ürünü tezgahlarda 5 TL seviyesinin üzerine çıkartmıştır.
Yanlış teşhis mi ?
“Spekülatörler”
Yanlış tedavi şekli mi ?
İthalat !
Bakın sadece patates- soğanda değil, bütün tarla ürünlerinde çiftçimizin ağzından çok sık duyduğumuz bir söz vardır; “mahsulümüz bir sene para ediyor, diğer sene para etmediği için tarlada kalıyor.”
İşte plansız üretimin tarifi bu sözlerde gizlidir.
Geçen yıl tarlada patatesin kilosu 40 kuruştu. Soğanda da benzer durum yaşandı.
Sonra ne oldu ?
Zarar eden üretici ekimden vazgeçti, rekolte düştü, fiyat arttı.
Peki önümüzdeki dönem ne olacak ?
İyi para ettiğini gören üreticiler ekim alanını genişletecekler ve yine bollaşan ürünler ucuzlayacak. Bu işe kılavuzluk etmesi gerekenler de çiftçi hatasına bağlayacaklar veya spekülatörlere fatura çıkartacaklar.
Aynen kendi hataları ile maçı kaybeden takımın teknik ekibi ve futbolcularının yenilgiyi hakeme yıkmaları gibi…
Oysa, hayvanların yediği samanı bile ithal etmiyor muyuz ?
Dahası var mı ?
Nüfus artıyor, ekim alanları daralıyor. Eskiden üretici olanlar zamanla şehirlere göç edip tüketici haline geliyorlar.
İthalata gelince; etin fiyatı ithalata rağmen düştü mü ?
İlk hafta yerinde sayar gibi oldu, daha sonra 50 TL yi aştı.
Şimdi gelelim patates-soğan depolayan stokçulara…
Patates ve soğan tabiatı gereği depolanan ürünlerdir zaten. Bu bakımdan depolardaki her ürüne spekülatörün silahı gözüyle bakılamaz. Aynen elmada, ayvada, armutta, limonda ve portakalda olduğu gibi. Sakın bu kadarla da sınırlı kaldığı zannedilmesin, sayfa dolmasın diye örnekleri kısa tuttum.
Depolama olmasa, hasat zamanı dışında ürün nasıl bulunacak ?
Şiddetli sağanak, sel ve dolunun tarlalara verdiği zarar yok mu sayılacak ?
Elli yıldır Niğde ve Nevşehir bölgesinde yetiştirilen patateslerin büyük çoğunluğu hasat sonrası volkanik kaya depolarda saklanır.
Patates hasattan sonra saklanabilen ve canlılığını koruyan bir yumrudur. Yeter ki uygun depolar yapılsın ve ortam şartlarına uyulsun. Zaten patates fazla miktarda su ihtiva eden bir ürün olduğundan iyi bir şekilde depolanmazsa çok fire verir ve depolayanı zarara uğratır. Yani piyasaya sunulacağı zamanı; patatesin fiziksel durumu belirler, spekülatör belirleyemez.
Kuru soğan depolarının planlama ve yapım tekniği de patates depolarına benzer. Hatta soğan depoları daha basit şekilde yapılabilir ve daha ucuza mal olur.
Sonuçta; çiftçinin kendi deposuna kavuşma ihtiyacı vardır. Eğer hasat sonunda malın aracıların eline geçmesi istenmiyorsa, çiftçilere depo sahibi olmaları için faizsiz ve uzun vadeli kredi verilmesi gerekir. O zaman kış aylarında da çiftçiden direk alınabilecek ürünün fiyatında istikrar sağlanabilir.
En az 30 yıl o tarlalarda ve depolarda iş görmüş bir kişi olarak söylüyorum; problemin 3 tane çözümü vardır.
1- Tarım alanlarının korunması,
2- Üretimin planlanması,
3- Çiftçinin depo sahibi yapılması.
Patateste İç Anadolu Bölgesi 1 ay içinde hasata başlayacak. Yeni ürünle birlikte fiyatlar yüzde 35-40 düşecek.
Bu durumda ithalata gerek kalıyor mu ?
Veya “ithalatın ismi bile fiyatları düşürmeye yeter” sözünün gerçekliği var mı ?
Kaldı ki bu üründe üretim fazlamız var. TÜİK’in 2016-2017 verilerine göre; toplam patates üretimi 4 milyon 750 bin ton, yurtiçi tüketimi 3 milyon 824 bin ton, ihracat ise 428 bin ton.
Böyle bir tabloda ithalata gerek var mı ?
Yok ama olaylara yüzeysel bakmamız ve hızlı tepki vermemiz sebebiyle işin esasını kaçırıyoruz. Bu da zaman kaybettiriyor.
ERCÜMENT TUNÇALP