PESTİSİT MAĞDURUYUZ!
Pestisit, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan maddelerden oluşan karışımlardır.
Sebze meyvelerin doğada zarar görmeden yetişmesi ve yaşam alanlarımızın zararlı mikroorganizmalardan arınması gibi konularda fayda sağlamasının yanında, kullanım yanlışlığına bağlı olarak insan sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturabilmektedir.
Türkçesi, yanlış ilaç kullanımının zararlarını iliklerimize kadar hissediyoruz.
Peki bundan nasıl haberdar oluyoruz ?
İhraç ettiğimiz meyve sebzeler gittikleri ülkelerden kalıntı gerekçesi ile iade edildiği zaman…
Şimdiye kadar iç piyasada, herhangi bir tezgahtan alınan numunede pestisit kalıntısı çıktığını izledik mi ? Ben hiç duymadım. Onun için de araştırdım.
Ege Üniversitesi Ziraat Mühendisliği emekli öğretim üyesi ve Tarım Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Tayfun Özkaya “yurt dışına gönderilen ürünlerde tarım zehiri araştırması yapılırken, iç piyasaya sürülen ürünlerin ise kontrol edilmediği“ nin altını çizdi.
Ancak Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nde yapılan araştırma sonuçlarına göre; 2013-2014 yıllarında semt pazarlarından tesadüfi olarak toplanan ve en çok tüketilen domates, biber, hıyar, kabak, patlıcan, portakal ve çilek gibi sebze meyveler laboratuvarlarda pestisit analizine tabi tutulmuş ve maksimum kalıntı limitlerini aşan gıdaların oranı yüzde 25 olarak bulunmuştur. Oysa Gıda Hayvancılık ve Tarım Bakanlığı yasal limitleri aşan pestisit kalıntı oranını yüzde 1-2 olarak açıklıyor.
Sadece tek ürün üzerinden gidersek; domatesin ülkemizde en çok satılan birinci ürün olduğunu söyleyebiliriz. Rusya’ya yaptığımız önemli ihracat ürünüdür ama sık sık da sınırda yapılan kontrolleri geçemeyip iade edilmektedir.
Sakın yanlış anlaşılmasın, pestisit sorunu sadece domateste yok, bütün tarım ürünlerinde var.
Tarım üretimini artırmak için toprağın kimyasal gübreyle güçlendirilmesi ve de tarım ürünlerine zarar veren canlıların ilaçlarla yok edilmesi bütün dünyada geçerli olan bir sistemdir.
Peki fark nerede oluşuyor ?
Biliçsiz ve kontrolsüz kullanımda…
İşte bizim payımıza düşen maalesef bu tarafıdır.
Yanlış ilaç ve gübre kullanımı, toprağı, yerüstü ve yeraltı sularını kirletiyor. Bize de ilaç kalıntılı ürün yemek düşüyor.
Sağlık Bakanlığının 2001 yılından bu yana yürüttüğü araştırmalarda; tarım ürünlerinin yüzde 40’ında 7 tür kalıntı bulunduğu açıklandı. Analizi yapılan ürünlerin yüzde 17,3’ünde mevzuatın izin verdiği sınırın üzerinde sağlığa zarar verecek ölçüde pestisit saptandığı belirtildi.
İhraç edilen ürünlerin en seçme ürünler olduğu gerçeğinden hareket edersek; bu kısımda sorun yaşanıyorsa yurt içinde tüketilenlerin boyutunu tahmin etmek hiç zor olmaz.
Gıda mühendisi Bülent Şık’ın bildirdiğine göre; ‘Klorpirifos’ adlı pestisit, yani bir tarımsal böcek ilacı 2015 Ocak ayında Avrupa Birliği ülkelerinde yasaklanmış. Ülkemizde ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 31 Mayıs 2016 tarihine kadar piyasadan toplatılmasına karar verilmiş. Ancak 2016 ve 2017 yıllarında da ihraç edilen ürünlerimizin kontrolünde hâlâ bu zehirli madde (klorpirifos) çıkmaya devam ediyordu. Demek ki cezalar yetersiz kalıyor.
İhracattan geri dönen ürünler arasında kuru meyveler de var. Kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısıda da pestisit mağduruyuz.
Bir taraftan, gönderdiğimiz ürünlerin geri dönüşünü heyecanla bekleyen ihracatçı zarar görüyor. Diğer taraftan iç piyasada tüketen hepimiz zarar görüyoruz.
Peki daha da karmaşık olan hayvansal gıdalardaki sorunu nasıl aşacağız ?
Çünkü daha buna sıra gelmediğini izliyoruz. Oysa yemler aracılığıyla hayvan vücuduna alınan pestisitlerin en fazla yüzde 10’u sağılan süt vasıtasıyla dışarı atılmakta, geri kalan miktarı ise hayvan vücudunda birikmektedir. Öte yandan sütteki pestisit kalıntıları ; sütün krema, peynir, tereyağ gibi konsantre ürünlere işlenmesi sırasında yoğunlaşarak insan sağlığı açısından daha tehlikeli boyutlara ulaşmasına da neden olabiliyor.
Kalite kontroldeki rehavetin sağlığımızı nasıl tehdit ettiğini gördük mü ?
Gıda güvenliği aksadığı sürece kimse tam güvende olamaz !
ERCÜMENT TUNÇALP