Finansal Yapılandırma
Global piyasalarda rekabet şartları gün geçtikçe artıp ağırlaşırken, ulusal ve uluslararası piyasalar bütünleşik bir hale gelmiştir. Bu sebeple sadece ülkemizde faaliyet gösterdiğini ifade eden kurumlar bile aslında uluslararası rekebetin tam da ortasında oldukları gerçeğiyle karşı karsıya kalmışlardır.
Günümüz rekabet şartlarında başarılı olabilmek için firmaların güçlü bir finansal ve yönetimsel yapıya sahip olmaları kaçınılmaz bir gerçektir. Piyasalarda artan rekabet , kurumlarda sürekli gelişim ve yenilenme ihtiyacını doğururken, bu amansız mücadeleye hazırlıksız yakalanmış, bütçeleme ve raporlama faaliyetlerini zamanında ve doğru olarak tamamlayamamış firmalar için bu durum önceden gözönüne alınmamış birtakım finansal sıkıntıları da beraberinde getirebilmektedir. Öyle ki, başarısız tek bir faaliyet dönemi sonrası bile firma faaliyetlerini tehdit edecek boyutta mali sıkıntılar ortaya çıkabilmektedir.
Ortaya çıkan mali sıkıntıları aşabilmesi için, firmaların kullanabileceği çeşitli alternatifler bulunmaktadır. Bu alternatiflerden biri olan finansal yapılanma, finansal sıkıntı yaşayan firmaların nakit akışını düzenleyip etkinliği artırarak sıkıntının ortadan kaldırılmasında, rekabet gücünün korunmasında ve artırılmasında stratejik bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu anlamda bakıldığında yeniden yapılanmanın, bir firmanın organizasyonunu, sermaye ve varlık yapısını, firma değerini destekleyecek biçimde temelden değiştirmek olduğu ifade edilebilir.
Günümüzde firmalar finansal sıkıntının ortadan kaldırılması için yasal iflas süreci içerisinde veya bu süreç dışında özel olarak yeniden yapılandırmaya gidebilmektedirler. Ancak çözüm için yeniden yapılandarmaya gidilirken hangi sürecin seçileceği oldukça önemlidir. Çünkü süreç seçiminden dolayı yaşanan gecikme firmanın çok daha fazla finansal sıkıntı maliyetine katlanmasına yol açacaktır.
Finansal sıkıntıya düşen firmaların özel yapılandırma süreçleri veya iflas yasaları çerçevesinde yeniden yapılandırma süreçlerini seçmelerine yol açan etkenlerin belirlenmesi günümüzde üzerinde önemle durulan konulardan olmuştur. Özellikle 2001 krizinden sonra İstanbul Yaklaşımı ile başlayarak Türk Ticaret Kanunu ve İcra İflas Kanunu’na giren “iflasın ertelenmesi” yöntemi konunun Türkiye açısından önemini artırmıştır.
Finansal Yapılandırma
İflas Erteleme Konusundaki Gelişmeler
İflas erteleme konusu Türk Ticaret Kanunu 376 ve 377. maddeleri ile İcra ve İflas Kanunu 179-179/b-179c maddeleri ve 6728 Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunlar ile düzenleniyor.
Buna göre, sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre, borca batık olduğu idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseler, şirket veya kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe gerek kalmaksızın bunların iflasına karar verilecek.
İdare ve temsille vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair iyileştirme projesini, son bir yıldan uzun süre ile şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye sunarak, iflasın ertelenmesini isteyebilecek.
İflas erteleme talebi, kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenen görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları, ticaret sicili müdürlüğüne öngörülen usulle ilan ettirilecek. Bu ilanda, “Alacaklıların iflas erteleme talebinin ilanından itibaren iki haftalık kesin süre içinde itiraz ederek iflas erteleme şartlarının bulunmadığını ileri sürebilecekleri ve mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri” belirtilecek.
Mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması ve faaliyetlerinin yürütülmesi için gerekli olan tedbirleri alacak; şirket ya da kooperatif aleyhine takip yapılmasını yasaklayabilecek, daha önce başlatılan takipleri durdurabilecek.
Erteleme süresi azami bir yıl olacak. Bu süre mahkemece uygun görülmesi halinde bir yıl daha uzatılabilecek, bir yıl boyunca alacaklılara karşı yasal koruma altına giren firma için bu süre maksimum 2 yıla kadar uzatılabiliyor. İflasın erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamayacak ve daha önce başlayan takipler duracak, ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kararları uygulanmayacak.
Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilen alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilecek veya başlayan takiplere devam edilebilecek ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecek
Mahkeme, iflasın ertelenmesi talebinde bulunulması üzerine, yönetim organının yerine geçmesi, yönetim organı kararları ve işlemlerini onaylaması ayrıca envanter işlemlerini başlatarak kontrolü altında yürütmesi için mesleki ve teknik yeterliliğe sahip yeterli sayıda kayyım atayacak. Mahkeme, gerektiğinde kayyımın görevine son verebilecek, görevine son verilen ya da istifa eden kayyımın yerine yenisini seçebilecek. Bir kişi aynı anda en fazla 3 dosyada kayyım olarak atanabilecek.
İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme, atanan kayyumun görevine devam etmesine karar verebileceği gibi aynı niteliklere sahip yeni kayyım da atayabilecek. Kayyım, takvim yılının her 3 aylık dönem sonu itibarıyla, şirketin projeye uygun olarak iyileşme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edecek.
Kayyım ayrıca şirketteki olağanüstü gelişmeleri mahkemeye rapor edecek. Mahkeme, kayyımın verdiği raporlardan veya bilirkişi raporundan, borca batıklığın sürdüğünü belirlerse şirketin veya kooperatifin iflasına karar verecek.
İflas erteleme talebi üzerine mahkemece verilen nihai kararlara karşı borçlu şirket, kooperatif ya da erteleme talep eden alacaklı tarafından kararın tebliğinden, diğer ilgililer tarafından ise kararın ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurulabilecek.
Yargıtay, bölge adliye mahkemesince iflasın ertelenmesi kararının kaldırılması veya verilen iflasın ertelenmesi kararını bozarsa, borçlunun mal varlığı üzerindeki tedbirler devam edecek.
Finansal Yapılandırma
İflas Ertelemenin Durdurulması
Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında 31.07.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kanun hükmündeki kararnameden (KHK), ekonomi dünyasını yakından ilgilendiren bir karar çıktı. Kararnameyle, iflas erteleme talepleri OHAL süresince yasaklandı.
Yayınlanan kararda “669 sayılı KHK’nin 4ncü maddesi olağanüstü halin devamı süresince 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı icra iflas kanununun 179’ncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ve kooperetifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz, bu yönde yapılan telepler mahkemece reddedilir.” şeklinde ertelemenin durdurulduğu ifade edilmiştir.
Peki Ne Yapılabilir ?
Daralan ekonomi içinde, piyasa şartları daha da ağırlaşırken, bankaların daha zor koşullarda kredi verdikleri ve hatta daha önce verilen kredilerin geri çağırıldığı da görülmektedir. Bu durum zorda olan firmaları daha çok zora sokarken, çözüm iflas erteleme olarak görülmekteydi. Ancak İflas ertelemenin OHAL kapsamında durdurulması sonrasında çözüm arayışı sürecinde, konkordato firmalar için finansal sıkıntılarından kurtulmalarına yardım edecek diğer bir alternatif yöntem olarak öne çıkabilir.
Ömürlerinin teoride sınırsız olduğu ifade edilirken, günümüzde birçok nedenden dolayı firmaların başarısızlığa uğradıkları, hatta faaliyetlerinin son bulduğu görülmektedir. Faaliyetlerini sorunsuz olarak sürdürdüğünü öne süren birçok firmanın ise, ya doğru raporlama yapmadığı yada hiç raporlama yapmadığı yaşanan örnek olaylar ile gün yüzüne çıkmaktadır.
Bu açıdan değerlendirildiğinde en temel anlamda firmalara düşen görev, organizasyon yapılarını güçlendirmek, bütçe ve raporlama tekniklerini etkin olarak kullanarak, işletme sermayesini artıracak uzun dönem
li planlar ile yatırımlarına yön vermek olmalıdır. Bu sayede firmalar finansal sıkıntıya düşme risklerini azaltacakları gibi, yaşanacak olası bir sıkıntıdan da destek olarak alabilecekleri küçük danışmanlık hizmetleriyle kolaylıkla kurtulabileceklerdir.
Önder Mutlu BULUT
Yayınlanma Tarihi: 17 Ekim 2016